Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde unutulmaz anlardan biri, Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun terörle mücadeledeki kararlı duruşudur.
Bir zamanlar Tunceli’de PKK tarafından kaçırılan bir gencin babasının yardım talebi üzerine, Yazıcıoğlu’nun bu gencin kurtarılması için gösterdiği gayret halkın hafızasında silinmez bir iz bırakmıştır. Yazıcıoğlu’nun, dönemin HADEP’li vekili Ahmet Türk’e TBMM’de yaptığı uyarı, Türk siyasetinin unutulmaz anlarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. Kısa süre içinde, Yazıcıoğlu’nun kararlılığı sayesinde, gencin ailesine kavuşması sağlanmış ve bu başarı, halkın gözünde Yazıcıoğlu’nun güçlü bir lider olarak tanınmasına vesile olmuştur.
Mardin ve Batman Belediyelerine Kayyum Ataması
Günümüze gelindiğinde, Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılığını gösteren bir diğer önemli adım, 22 Ekim 2024’te Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı çağrı ile atılmaya başlanmıştır. Bahçeli’nin açıklamalarından sonra, terörle mücadele kapsamında bazı belediyelere kayyum atanması kararı alınmıştır. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, terörle bağlantılı suçlardan dolayı görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk ile Batman eski Belediye Başkanı Gülistan Sönük yerine, Mardin Valisi Tuncay Akkoyun ve Batman Valisi Ekrem Canalp kayyum olarak atanmıştır. Şanlıurfa Halfeti Eski Belediye Başkanı Mehmet Karayılan da gözaltına alınarak görevden uzaklaştırılmıştır.
DEM Partisi ve CHP’den Tepkiler
DEM Partisi Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kayyum atamaları ile ilgili olarak sert açıklamalarda bulunmuş ve bu atamaların “halkın iradesine müdahale” olduğu iddiasında bulunarak destekçilerini protestoya çağırmıştır. Ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Mardin’de Ahmet Türk’ün yanında yer alarak kayyum kararlarına karşı tepkisini dile getirmiştir. Bu tepkiler, Türkiye’nin demokratikleşme süreci ve kamu düzeni açısından önemli tartışmalara yol açmıştır.
Kayyum Atamalarının Hukuki ve Stratejik Temelleri
Kayyum atamaları, kamu düzenini tehdit eden unsurlara karşı atılan bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, terör örgütleriyle ilişkili belediye başkanlarının yerlerine yapılan atamalar, devletin terörle mücadelesinde kararlılığını ortaya koyan stratejik bir hamledir. Bu atamalar, halkın güvenliği için alınmış zorunlu önlemler olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda, bu adımların yasal temelleri de bulunmaktadır. Belediyelere kayyum atanmasının, devletin terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı attığı yasal ve meşru bir adım olduğu açıktır.
DEM Partisi ve CHP’nin kayyum atamaları ile ilgili eleştirileri, halkın iradesi üzerinden bir tartışma başlatmış olsa da, kamu düzenini sağlamak adına atılan bu adımlar, ülkenin birlik ve beraberliğini tehdit eden unsurlara karşı verilmiş güçlü bir cevaptır. Seçimle göreve gelmiş belediye başkanlarının, kamu kaynaklarını terörist faaliyetlere yönlendirmeleri, halkın iradesine değil, kamu düzenine karşı bir tehdit oluşturduğunda devletin müdahale etmesi son derece gereklidir.
Sonuç: Güvenli Bir Türkiye İçin Kararlı Adımlar
İktidarın, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak amacıyla attığı adımlar, terörle mücadeledeki kararlılığı ve ülkenin bölünmezliğine olan bağlılığı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kayyum atamaları, sadece hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda Türkiye’nin her köşesinde halkın güvenliğini temin etmek için atılan güçlü bir adımdır. Bu kararlar, Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini koruma amacı güden bir politikanın parçası olarak, halkın güvenliğine ve ülkenin demokratik yapısına büyük katkı sağlamaktadır.
Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılığı, bu ülkenin demokratik değerlerinin korunması ve halkın huzurunun sağlanması için önemli bir örnek teşkil etmektedir. Terörle mücadeledeki bu tür adımlar, yalnızca demokratik bir ülkede değil, aynı zamanda her türlü tehdit ve zorbalığa karşı adaletin ve güvenliğin sağlanmasının önemini ortaya koymaktadır.
Ekonomist
Sinem ÖZKAN