Ayrıca ceza infaz kurumlarımız için insan kaynağımızı güçlendirecek önemli adımlar attık. Son 1 yılda 20 bin adalet personelimizi kademeli olarak peyder pey Adalet sistemine kazandıracağız. İlk 5 bin personelin 3 bin 500'ünü ceza infaz personelimizden oluşacak. Önümüzdeki bir yıl içerisinde 10 bin ceza infaz personelini sisteme kazandırmış olacağız" dedi.
Uluslararası Islah ve Ceza İnfaz Kurumları Birliği'nin (ICPA) 27. Yıllık Konferansı, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ev sahipliğinde Beşiktaş'ta bir otelde düzenlendi. Ceza İnfaz Sistemlerinde İyilik, Denge ve Dayanıklılık temasıyla gerçekleştirilen konferansa Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Valisi Davut Gül, Acting President ICPA Australia ( ICPA Avustralya Geçici Başkanı) David Brown, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, 87 ülkeden üst düzey temsilci ve hukukçu ile akademisyenler katıldı.
'HEDEFİMİZ İNFAZ SİSTEMİNDEKİ KALİTEYİ DAHA DA ARTTIRMAK'
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu gün ceza infaz sistemlerinin karşı karşıya kaldığı başlıca üç temel sorun, hemen her ülkede benzer sorunlar. Bunlardan birincisi artan kapasite baskısı, sadece bizim ülkemiz için değil bütün dünya ülkeleri için, cezaevlerindeki artış, suç oranlarının artması bütün dünya ülkeleri için bir sorun haline geldi ve giderek de bu sorun artıyor. İnsan kaynağının sürdürülebilir olması tabii buna paralel olarak bu problemi de beraberinde getiriyor. Yine kalabalıklaşmanın ve insan kaynağının sürdürülebilir olmasının ve akabinde de insan hakları standartlarının korunmasını gerektiriyor ve bunun sürekliliğini sağlamak gerekiyor. İşte bu yapısal zorlukları aşarken sadece kendi ülke uygulamalarımızı, kendimizle paylaşmak değil, başka ülkelerin uygulamalarını da görerek infaz sistemindeki kaliteyi daha da arttırmak hedefimiz. Bu yılki konferansın temasına baktığımız zaman ceza adaletinin amacına hizmet edecek şekilde infaz sistemlerini ve personelini toplumsal yaklaşımlarla güçlendirmeyi hedeflemesi hem vizyoner hem de insan odaklı bir bakış açısını yansıttığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
'8 HAZİRAN TARİHİNİ ÜLKEMİZDE CEZAEVİ PERSONELİ GÜNÜ OLARAK İLAN ETTİK'
Bakan Tunç, “Hakimlerimiz, savcılarımız, adliye çalışanlarımız, infaz koruma memurlarımız ve diğer tüm personel adalet hizmetinin kalitesinde sadece yalnızca yasal metinlerle fiziki kapasitede insan unsuru burada öne çıkıyor ve bu anlamda adalet hizmetinin kalitesinin aslında görünmeyen kahramanları özellikle infaz sistemindeki infaz koruma memurlarımız ve cezaevi personelimiz. O nedenle ceza infaz kurumlarında görev yapan çalışanlarımız ceza adaletinin en önemli aşaması olan infaz aşamasının başarılı olmasını da en büyük faktöre sahiptirler. Bunu da sizlerle buradan paylaşmak istiyorum. Ceza infaz sistemimizin temel taşı olan personelimizin özverili emeğini görünür kılmak ve bu alandaki mesleki kimliği kurumsal hafızada daha güçlü biçimde yerleştirmek amacıyla 8 Haziran tarihini ülkemizde 'Cezaevi Personeli Günü' olarak ilan ettiğimizi de sizlerle paylaşmak istiyorum" şeklinde konuştu.
'ÖNÜMÜZDEKİ BİR YIL İÇERİSİNDE 10 BİN CEZA İNFAZ PERSONELİNİ SİSTEME KAZANDIRMIŞ OLACAĞIZ'
Yılmaz Tunç, “Modern kamu yönetiminde, duygusal bağlılık kadar kurumsal adalet, liyakat, şeffaflık ve hesap verilebilirlik de vazgeçilmez ilkelerdir. Bu anlayışla bugüne kadar 500 binden fazla personele eğitim verildi, sadece 2025 yılı için planladığımız 85 bin yeni eğitim programını da önemli ölçüde tamamlamış bulunuyoruz. Adalet Akademisi ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Eğitim Merkezleri vasıtasıyla hem yeni başlayanlara hem de deneyimli kadrolara kesintisiz öğrenme imkanı sunuluyor. Son yıllarda hem ceza infaz kurumlarımızın fiziki kapasitesini güçlendirdik, hem de bu kurumların ruhunu yaşatan insan kaynağımızı nitelik, eğitim ve liyakat yönünden destekledik. Fiziki koşulları yetersiz 409 cezaevi kurumunu kapattık. Yerlerine insan hakları standartlarına uygun, çağdaş ve rehabilitasyon odaklı infaz kurumları oluşturduk. 2002 yılında 25 bin 407 olan Ceza İnfaz Kurumu personelimizin sayısını, bugün 84 bin 343'e çıkardık. Ayrıca ceza infaz kurumlarımız için insan kaynağımızı güçlendirecek önemli adımlar attık. Son 1 yılda 20 bin adalet personelimizi kademeli olarak peyder pey Adalet sistemine kazandıracağız. İlk 5 bin personelin 3 bin 500'ünü ceza infaz personelimizden oluşacak. Önümüzdeki bir yıl içerisinde 10 bin ceza infaz personelini sisteme kazandırmış olacağız" kaydetti.
'BAĞIMSIZLIK KÖYÜ PROJESİ YÖNTEMİNİN RESMİ KURUMLARDA KULLANILDIĞI İLK PROJE OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIYOR'
Bakan Tunç, “2025 yılı içerisinde; 1 bin 366 kişi ceza infaz kurumuna girdikten sonra okuma yazma öğrendiler. İlkokul, ortaokul, lise, lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde 81 bin 726 hükümlü ve tutuklu eğitim ve öğrenimlerine devam ediyor. Ceza ve İnfaz Kurumlarımızda 8 yıl içinde toplam 145 tutuklu ve hükümlü hafızlık belgesine kavuştu. 58 Mesleki Eğitim Merkezi var 6 Çok Programlı Anadolu Lisesi var ve buralarda 16 bin hükümlü ve tutuklu kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgesi almaya hak kazandılar. 2025 yılının ilk dokuz ayında yaklaşık 4 bin mesleki ve teknik kurs açıldı, bu kurslara 75 binden fazla hükümlü ve tutuklu katılım sağladı.7 ilde, 8 Adalet halk kütüphanesini faaliyete geçirdik. İl ve ilçe halk kütüphanelerindeki 24 milyon tane kitabı ceza evindeki hükümlü ve tutukluların kullanımına açtık. Ceza infaz kurumlarımızda ve denetimli serbestlik birimlerimizde, 1 buçuk milyondan fazla yükümlüye iyileştirme çalışması gerçekleştirildi. Bağımsızlık Köyü projesi adıyla İstanbul'da yenilikçi bir model ortaya konuldu. Bu proje, Türkiye'de tarımla terapi yönteminin resmi kurumlarda kullanıldığı ilk proje olma özelliğini taşımaktadır. Bağımsızlık Köyü projesiyle; drama, müzik, beden dili, seramik, yemek yapımı, bahçe bakımı, organik tarım ve meyve-sebze fidesi üretimi konularında eğitim ve atölye çalışmaları yapıldı" ifadelerini kullandı.
'GAZZE AÇIK HAVA HAPİSHANESİ'
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Hapishanedeki insan haklarından bahsederken maalesef dünyada bir açık hava hapishanesi var o da Gazze. Maalesef 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana açık hava hapishanesi olan Gazze'de onlar suç işleyenler değil, onlar masum insanlar, onlar kadınlar, onlar çocuklar. Maalesef onların haklarına hep ihlal edildi. Bir soykırıma tabi tutuldular. Son 2 yıldan bu yana Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nin bütün unsurları ihlal edildi. Gazze'de insancıl hukuk tamamen göz ardı edildi. Uluslararası hukuk hiç görmezden gelindi. 68 binden fazla orada insan can verdi, bombalar altında. Bunun yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Gazze söz konusu olunca Gazze'nin çocukları, Filistin'in çocukları söz konusu olunca hiç kimsenin aklına, kadın hakları, çocuk hakları gelmedi maalesef. Tabii bu dünyanın insan hakları konusunda nasıl bir çifte standart içerisinde olduğunu bizlere gösteriyor. Temennimiz ateşkesin kalıcı hale gelmesi. Oradaki çocuklar okula gitmeye başlamışlardı. Çantalarını sırtlarına aldılar, videolar çekenler oldu. Kedisini kucağına artık kurtulduk diye sevinen çocuklar oldu. O çocukları ağlatanları, o çocukları öldürenler buradan insan hakları toplantısından bu adalet toplantısından bir kez daha lanetliyoruz" dedi. (DHA)