“Vergi Uyumunda Yeni Çağ Başlıyor: Kurgan Sistemi”
Son günlerde ekonomi gündeminde sıkça Kurgan Sistemi’ni duyuyoruz. İlk duyduğunda insanlar farklı şeyler düşünüyor; kimisi “yeni bir yazılım”, kimisi “yeni bir vergi yöntemi”, kimisi de “yine işimizi artıracak bir zorunluluk” diyor. Aslında korkulacak bir durum yok. Kurgan Sistemi, temel olarak gelirlerin şeffaf bir şekilde takip edilmesini sağlayan dijital bir vergi modeli. Devlet, kim ne kazanıyorsa bunu sistem üzerinden görebilmeyi hedefliyor. Amaç net: kayıt dışı ekonomiyi azaltmak ve vergi adaletini güçlendirmek. Yani devlet diyor ki: “Kim ne kazanıyorsa, bunu sistem üzerinden görelim. Kayıt dışı ekonomi azalsın, vergi adaleti artsın.”
Peki bu sistem kimleri ilgilendiriyor? Aslında herkesi. Büyük şirketler, mahalle esnafı, serbest çalışanlar…Hatta bugüne kadar “İnternetten satış yapıyorum, bana bir şey olmaz” diyenler de artık sistemin parçası. Örneklerle somutlaştıralım:
E-ticaret yapanlar: IBAN’a gönder dönemi kapanıyor. Satışlar artık sistem üzerinden belgelenmeli.
Serbest çalışanlar: Yazılımcı, tasarımcı, öğretmen… Dijital gelirler artık kayıt altında.
Hizmet sektörü: Kuaföründen tamircisine kadar herkes gelirini sisteme uygun göstermek zorunda.
Fenomen ekonomisi: Sosyal medya gelirleri, reklam anlaşmaları ve komisyonlar artık izlenebilir olacak.
Kurgan sistemi, banka işlemleri, dijital ödemeler, fatura hareketleri ve ticari verileri bir araya getirerek kişisel ve kurumsal gelir profilleri oluşturacak. Amaç kimseyi yormadan, gelirleri otomatik analiz edilebilir hale getirmek. Yani vergi dairesine anlatmak için çaba sarf ettiğimiz gelir-gider tabloları bu kez sistem tarafından izlenebilir olacak.
Kısacası Kurgan, bir gelir denetim mekanizması. Bu yönüyle hem kayıt dışılığı azaltmayı hem de kayıtlı çalışanı korumayı hedefliyor. Hatta doğru uygulandığı takdirde dürüst çalışan esnafın, işletmenin ve şirketin yükü de hafifleyecek.
Peki uygulamada bu sistemi kim yönetecek? Cevap net: mali müşavirler. Her yeni sistem gibi Kurgan da iş dünyasında soru işaretleri yaratıyor. “Bu yeni yükümlülük ne anlama geliyor?”, “KDV’ye etkisi olacak mı?”, “Vergi riski doğar mı?” diyenlerin ilk muhatabı mali müşavirleri.
Bu yüzden Kurgan, mali müşavirlik mesleğinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Elbette yeni bir iş takibi, yeni bir raporlama düzeni ve yeni bir sorumluluk alanı doğuyor. Ancak bunu “yük” olarak görmek yerine mesleğin danışmanlık yönünü güçlendiren bir süreç olarak tanımlamak daha doğru olur. Çünkü bu dönemde mali müşavirler yalnızca beyanname gönderen değil; finansal rehberlik yapan stratejik yol arkadaşları olarak öne çıkacak.
Kurgan, ekonomiye atılmış teknik bir adım gibi görünse de aslında bir zihniyet değişiminin başlangıcı. Bu süreç; Vergide adaleti güçlendirecek, kayıt dışılığı azaltacak, işletmeleri kurumsal düşünmeye yaklaştıracak, mali müşavirliğin değerini daha görünür kılacak. Doğru uygulandığında bu sistemden herkes kazançlı çıkar. Çünkü ekonomide en büyük güç: güvendir. Güvenin olduğu yerde büyüme de olur, gelecek de de olur.
SMMM Büşra Boz